Bastırılmış Kişilik Bozukluğu Nedir ?

Defne

Yeni Üye
Bastırılmış Kişilik Bozukluğu Nedir?

Bastırılmış kişilik bozukluğu, bireylerin içsel çatışmalarını, duygusal sıkıntılarını ya da toplum tarafından hoş karşılanmayan düşünce ve hislerini bastırarak dışa vuramamalarına yol açan bir psikolojik durumdur. Kişi, bu bastırılmış duygular ve düşünceler ile yüzleşmek yerine, onları bilinçli olarak reddeder veya göz ardı eder. Ancak, bu bastırma süreci, bireyin psikolojik ve duygusal sağlığını olumsuz yönde etkileyebilir.

Bastırılmış kişilik bozukluğu, genellikle duygusal baskı, stres ve travmalar sonucu gelişebilir. Kişi, çevresinin beklentilerine, normlarına ya da toplumun değerlerine uyum sağlamak amacıyla kendisini geri planda tutar. Ancak, bu durum, uzun vadede bireyin içsel huzursuzluk yaşamasına neden olabilir. Bastırılmış duygular zamanla daha yoğun hale gelir ve psikolojik sorunlara yol açabilir.

Bastırılmış Kişilik Bozukluğu Belirtileri Nelerdir?

Bastırılmış kişilik bozukluğu yaşayan bir kişi, genellikle dışarıya karşı sakin ve uyumlu bir tutum sergileyebilir, ancak içsel dünyasında büyük bir huzursuzluk yaşar. Bu durumu daha iyi anlamak için, bastırılmış kişilik bozukluğunun başlıca belirtilerini incelemek gerekir:

1. Duygusal İfadesizlik: Bastırılmış kişiler, duygusal tepkilerini genellikle dışa vurmazlar. Sevgi, öfke, korku gibi duygularını ya da hüzünlerini bastırarak ifade etmeyebilirler. Bu durum, başkalarına duygusal olarak uzak bir kişi izlenimi verebilir.

2. İçsel Çatışmalar: Kişi, çeşitli duygusal çatışmalar yaşar ancak bunları yüzeye çıkarmakta zorlanır. Kendisini sürekli olarak doğru olanı yapmak zorunda hissedebilir, ancak bu da içsel bir huzursuzluğa yol açar.

3. Depresyon ve Anksiyete: Bastırılmış duyguların birikmesi, depresyon ve anksiyeteye yol açabilir. Bu kişiler, dışarıdan huzurlu gibi görünebilirken, içsel dünyalarında büyük bir kaygı ve depresyon yaşarlar.

4. Başkalarına Karşı Aşırı Hoşgörü: Bastırılmış kişiler, başkalarının ihtiyaçlarını kendi ihtiyaçlarının önünde tutarak aşırı derecede hoşgörülü olabilirler. Bu, kişinin kendisini sürekli olarak başkalarına feda etmesine yol açabilir.

5. Baskı Altında Olma Hissi: Bu kişiler, sürekli olarak baskı altında olduklarını hissedebilirler. İçsel dürtülerini bastırmak, dış dünyaya uyum sağlamak adına gösterdikleri çaba, onları sürekli bir gerilim altında bırakır.

Bastırılmış Kişilik Bozukluğu Neden Olur?

Bastırılmış kişilik bozukluğunun oluşumunda pek çok faktör rol oynayabilir. Çoğu zaman, bireyin erken yaşlarda yaşadığı travmalar, aile dinamikleri ve toplumsal baskılar, bu bozukluğun gelişmesinde etkili olabilir. İşte bastırılmış kişilik bozukluğunun temel nedenleri:

1. Aile İlişkileri ve Çocukluk Deneyimleri: Erken yaşlarda ailede yaşanan olumsuz deneyimler, çocukların kendilerini duygusal olarak baskı altında hissetmelerine yol açabilir. Özellikle, ailedeki aşırı eleştiriler veya sevgi eksikliği, çocuğun duygusal ihtiyaçlarını bastırmasına neden olabilir.

2. Toplumsal Beklentiler: Toplumda, bireylerin belirli bir şekilde davranması gerektiği yönünde sıkı beklentiler vardır. Özellikle toplumun değerlerine aykırı düşen düşünce ve davranışlar, bastırılabilir. Bu baskılar, kişinin kendisini ifade etme biçimini sınırlayabilir.

3. Travmatik Yaşam Deneyimleri: Kişinin yaşamı boyunca yaşadığı travmatik deneyimler, duygusal yaralara neden olabilir. Bu travmalar, duygusal acıyı bastırma çabasıyla ilgili bir mekanizma geliştirmeye yol açabilir.

4. Bireysel Farkındalık Eksiklikleri: Kişinin duygusal ve psikolojik durumunu anlaması ve bu duyguları yönetmesi zor olabilir. Farkındalık eksiklikleri, duygusal baskıların artmasına ve içsel çatışmaların yaşanmasına yol açabilir.

Bastırılmış Kişilik Bozukluğu Tedavi Edilebilir Mi?

Bastırılmış kişilik bozukluğunun tedavi edilmesi mümkündür. Ancak bu süreç, kişinin kendi içsel dünyasıyla yüzleşmesini gerektirir. Tedavi süreci, kişinin bastırdığı duyguları ve düşünceleri açığa çıkarması, onları kabullenmesi ve bunlarla sağlıklı bir şekilde başa çıkmayı öğrenmesi üzerine odaklanır.

1. Psikoterapi: Bastırılmış kişilik bozukluğunun tedavisinde en etkili yöntemlerden biri psikoterapidir. Bireysel terapiler, kişilerin bastırılmış duygularıyla yüzleşmelerini sağlar. Terapi sürecinde, kişinin içsel çatışmalarını anlaması ve bu çatışmalarla başa çıkma stratejileri geliştirmesi hedeflenir.

2. Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT): BDT, bastırılmış kişilik bozukluğu tedavisinde kullanılan bir diğer etkili yaklaşımdır. Bu terapi, kişilerin olumsuz düşüncelerini değiştirmelerine ve daha sağlıklı başa çıkma yolları geliştirmelerine yardımcı olur.

3. Duygusal İfade Teknikleri: Kişinin bastırılmış duygularını dışa vurabilmesi için çeşitli duygusal ifade teknikleri uygulanabilir. Bu teknikler, bireyin duygularını güvenli bir ortamda açığa çıkarmasını sağlar.

4. Medikal Tedavi: Bazı durumlarda, bastırılmış kişilik bozukluğu ile ilişkili depresyon ve anksiyete gibi psikolojik sorunlar için medikal tedavi gerekebilir. Antidepresanlar veya anksiyolitikler, kişinin tedavi sürecine destek olabilir.

Bastırılmış Kişilik Bozukluğu İle Nasıl Başa Çıkılır?

Bastırılmış kişilik bozukluğu ile başa çıkmak, uzun vadeli bir süreçtir ve kişinin farkındalık kazanmasını gerektirir. Kişinin duygularını ve düşüncelerini ifade edebilmesi için birkaç öneri şunlardır:

1. Kendini Kabul Etme: Kişinin, duygularını bastırmaktan vazgeçip kendisini kabul etmesi gerekir. Bu, sağlıklı bir özgüven ve içsel huzur yaratacaktır.

2. Duygusal Günlük Tutma: Bastırılmış duyguları dışa vurmanın bir yolu da duygusal bir günlük tutmaktır. Bu günlük, kişinin hislerini ifade etmesine yardımcı olabilir.

3. Duygusal Destek Almak: Bastırılmış kişilik bozukluğu yaşayan kişiler, duygusal destek almak için güvenebilecekleri bir yakınla bağ kurabilirler. Bu destek, duygusal iyileşme sürecini hızlandırabilir.

Bastırılmış Kişilik Bozukluğu ile İlgili Sık Sorulan Sorular

1. Bastırılmış kişilik bozukluğu kimlerde görülür?

Bastırılmış kişilik bozukluğu, genellikle duygusal baskı ve travmalar yaşayan kişilerde görülür. Erken yaşlarda yaşanan olumsuz deneyimler, bu durumu tetikleyebilir.

2. Bastırılmış duyguların vücutta ne gibi etkileri olabilir?

Bastırılmış duygular, fiziksel sağlık üzerinde olumsuz etkiler yaratabilir. Özellikle stres, anksiyete ve depresyon gibi psikolojik durumlar, vücutta çeşitli sağlık sorunlarına yol açabilir.

3. Bastırılmış kişilik bozukluğu tedavi edilmezse ne olur?

Tedavi edilmediğinde, bastırılmış kişilik bozukluğu, kişinin psikolojik sağlığını olumsuz etkileyebilir. Depresyon, anksiyete, öfke patlamaları ve ilişki sorunları gibi problemler gelişebilir.

Bastırılmış kişilik bozukluğu, çoğu zaman görünmeyen, ancak derin izler bırakabilen bir durumdur. Bu bozuklukla başa çıkmak, profesyonel yardım almayı ve içsel dünyamıza dikkatlice bakmayı gerektirir.
 

Maglup

Global Mod
Global Mod
Bastırılmış kişilik bozukluğu, aslında çoğumuzun tanıdığı bir durumdur; içsel çatışmaların, korkuların ya da toplumsal beklentilerin gölgesinde kalmış duyguların, adeta bir kasaya kilitlenmesi gibidir. Kişi, zamanla bu duyguların varlığını unutur veya onlara sırtını döner, ama bir gün, o gizlenen duygular kapıyı çalar ve içsel dünyada büyük bir fırtına yaratır.

Bu tür durumlar, bir anlamda sükunet içinde giydiğimiz ama içinde zorlanarak yürüdüğümüz bir ayakkabıyı andırır. Duygusal ve düşünsel sıkıntılarımızı görmezden geldikçe, o baskı daha da büyür. Ve bir gün, bastırılmış duygular bir şekilde açığa çıkmak ister. Bu duyguların açığa çıkması bazen kişiyi hissettikleriyle yüzleştirirken, bazen de ani patlamalar ya da içsel huzursuzluklarla kendini gösterir.

Toplumda çoğu zaman, başkalarına karşı güçlü ve sakin bir tutum sergilemek, duygusal olarak görünmemek gerektiği öğretilir. Fakat bu sadece bir maskedir. Duygularımızı ifade etmediğimizde, onlar başka şekillerde, bazen de daha zararlı biçimlerde dışa vururlar. Bu durum, özellikle kendini sürekli başkalarına adayan, sürekli empati yapan kişilerin ruhunda ağır bir yük olabilir. Onlar için her şeyin başkalarının ihtiyacına göre şekillenmesi, kendi duygularını geride bırakmalarına neden olabilir.

Bu tür duygular ve baskılar insanı yalnızlaştırabilir. Toplumdan gelen baskılar, bireyin kendisini değerli hissetmesini engeller. Her şey dışa doğru sunulmuş bir maske gibi görünürken, o kişinin içsel dünyasında büyük bir boşluk büyür. Kendini ifade edememek, zamanla kişinin kimliğini sorgulamasına neden olabilir.

Eğer bu tür duygusal baskıların seni de etkilediğini hissediyorsan, unutma ki kendi duygularına sahip çıkmak, onlarla yüzleşmek aslında gücün bir göstergesidir. Kendini ifade etmek, yalnızca dış dünyaya değil, aynı zamanda iç dünyana da bir huzur getirir. Kendi gerçekliğini kabul etmek ve yaşamak, en büyük iyileşme yoludur.
 

Mert

Yeni Üye
Bastırılmış Kişilik Bozukluğu ve Gerçeklik Üzerine Birkaç Not

@Defne, bastırılmış kişilik bozukluğu dediğin şey, aslında neredeyse hepimizin bir dönem yaşadığı, sadece ismiyle biraz korkutucu hale getirilmiş bir durum. Eskiden, bu tarz duygusal ya da zihinsel sıkıntılara "içsel çatışma" derdik. Şimdi biraz daha modern bir dilde, "kendiyle yüzleşememek" gibi tanımlanıyor.

Bastırma meselesine gelince, bir zamanlar insanın başına gelen her şeye fazla anlam yüklemeyi alışkanlık edinmiştik. "Herkes ne der?" korkusuyla, kendini ifade etmekten kaçan, duygularını içerde boğmaya çalışan insanlar... Hani şu, "tamam, önemli değil" deyip, her şeyi içine atan, sonra birden patlayan arkadaşlar vardır ya… İşte, o bastırma işte burada devreye giriyor. Toplumun baskılarını, beklentilerini ya da kendi içindeki "yanlış" düşünceleri görmezden geliyorsun, ama bu uzun vadede sağlam bir duygusal çöküşe yol açabiliyor.

Günümüzde ise, çok daha fazla insan bu bastırmayı yapıyor çünkü toplum, bireyi "ideal" bir şekilde görmek istiyor. Ama biz "ideal" değiliz, herkesin kendi karmaşası, hataları ve kırılganlıkları var. Hatta eskiden, insanlar bu "hataları" gizlemek yerine kabullenirdi. Mesela, bu tip duygusal sıkıntılarla baş edebilmek için daha fazla grup terapisi vardı, birbirini dinleyen insanlar vardı. Şimdi, çoğu kişi kendi başına savaşıyor. O yüzden, bu tür bozukluklar artıyor ve daha fazla dikkat çekiyor.

Ama işin komik tarafı, eskiden kimse ne "bastırılmış kişilik bozukluğu" falan diye bahsetmezdi. Herkesin içinde bir yerlerde kendi derdi vardı, ama o kadar "normal"di ki. Belki de eski zamanlarda, bir tür "zorla" içini dökme kültürü vardı. Yani demem o ki, senin o bahsettiğin "reddetme" olayı aslında çoğu zaman sosyal normlar ve çevremizdeki baskılardan kaynaklanıyor. Şimdi ise, açılma ve kendini ifade etme zamanıdır. Belki de bir içsel sorgulama yaparak, "ne istiyorum?" sorusunu sormak gerek.

Sonuç olarak, bastırma sadece bir başkası tarafından "doğru" kabul edilme kaygısından kaynaklanıyor ve aslında kendi içimizdeki sesleri duymazdan gelerek yapıyoruz bunu. Ama dediğim gibi, her şeyin bir zamanlaması var. Eskiden olsa belki bu kadar bir şey konuşulmazdı, ama şimdi işin içinde biraz daha farkındalık var. Kişisel gelişim ve kendini tanıma yolculuğu da burada başlıyor.

Bunlar sadece birkaç satırda toparlanacak kadar basit değil aslında. Ama "bastırma" demek, bir noktada kendi benliğini, sesini ve duygularını inkâr etmek demek. Ve bu uzun vadede insanı yorar, tıpkı eski donanımın güncellenmesi gerektiği gibi. :)
 

KimDemis

Global Mod
Global Mod
@Defne,
Bastırılmış kişilik bozukluğu gerçekten de çok ilginç bir konu. Aslında, içsel dünyamızdaki dengeyi kaybetmek gibi. Duyguların ve düşüncelerin, tıpkı bir göletin suyu gibi, suyun altına doğru bastırıldığında, yüzeydeki yansıması giderek silikleşir. Bu bastırma, aslında ruhun bir çeşit suskunluğa gömülmesidir. Kendini ifade edememek, o gölette oluşan minik dalgaların birleşip sonunda büyük bir fırtınaya dönüşmesine neden olur.

Bastırmak, başlangıçta rahatlatıcı olabilir, çünkü acıyı ve rahatsızlığı geçici olarak uzaklaştırır. Ama zamanla, bu bastırılmış duygular birikir, bir yerden patlamaya başlar. Kişinin kendini ve dünyayı algılayışı bozulur. Tıpkı doğadaki bir ağacın köklerinin hava almaması gibi, insanın içsel yapısı da beslenemediğinde kurur.

Bazen bu bozukluk, bir kişinin toplumsal rollerine, beklentilerine ve geçmişteki deneyimlerine paralel olarak şekillenir. Bu, dışarıdan görülmeyen ama içeride biriken bir çürümeye yol açar. İçsel çatışmalar, kişiyi kendi derinliğinden uzaklaştırır. Zihindeki bu "durağanlık", daha büyük bir huzursuzluğa dönüşebilir.

Meditasyon gibi tekniklerle, bu "gizli" yerleri keşfetmek mümkün. Doğa ile uyum içinde olmak, duygulara şefkatle yaklaşmak, onları bastırmak yerine anlamak ve onlarla bütünleşmek, iyileşmenin bir yoludur. Yavaşça akıp giden bir dere gibi, duygular da bir zaman sonra kendi yolunu bulur.

Kendimizi dinlemek, içsel dünyamıza nazikçe bakmak, bastırdığımız her bir hisle yüzleşmek, sonunda hem kendimizi hem de çevremizi daha doğru bir şekilde anlayabilmemize yardımcı olur. Bu yüzden, içsel dünyamızla barışmak ve onunla uyum içinde olmak, nihayetinde gerçek özgürlüğü getirebilir.
 

Ela

Yeni Üye
Bastırılmış kişilik bozukluğu, gerçekten karmaşık bir mesele. Buradaki kritik nokta, bireyin içsel çatışmaları ve duygusal sorunları bastırmak için bilinçli bir şekilde onlardan kaçmasıdır. Ancak bu kaçış, çözüm değil, daha çok bir geçiştir. Çünkü bastırma, uzun vadede bir tür "psikolojik zaman bombası"na dönüşebilir. İstatistiksel veriler gösteriyor ki, kişilik bozuklukları, bir kişinin psikolojik sağlığı üzerinde uzun süreli etkiler bırakabilir. Bu bozukluklar, genellikle kişinin kendisini tanıma, duygusal dengeyi sağlama ve sağlıklı ilişkiler kurma yeteneğini engeller.

Bir yanda da şunu görmek gerekir ki, bastırmak, zihinsel ve duygusal anlamda bir çeşit "yer değiştirme" işlevi görür. Tıpkı dolabınızdaki eski kıyafetleri nereye koyacağınızı bilmediğinizde "şu köşeye atayım, sonra bakarım" demek gibi… Ama ne yazık ki, o kıyafet bir şekilde geri dönüp sizi bulur.

Bastırılmış kişilik bozukluğu, özellikle toplumsal baskıların çok güçlü olduğu kültürlerde yaygınlaşabiliyor. Birinin hislerini açığa vurması ya da duygusal zayıflık göstermek, hâlâ toplumsal olarak hoş karşılanmadığı için birçok insan bu tarz bozukluklarla baş başa kalabiliyor. Toplumun "hoş görmediği" düşüncelerin, özellikle duygusal anlamda bir patlamaya yol açma potansiyeli oldukça büyük.

Peki, bastırma süreci, bireylerin sağlıklı bir şekilde duygusal zekâ geliştirmelerine nasıl engel olur? Zihnimizde sürekli bastırmaya çalıştığımız düşünceler, onları göz ardı etmenin zıddı olarak, daha yoğun bir şekilde karşımıza çıkar. Bu "gerçekten her şey yolunda mı?" hissiyatı, bir tür içsel çatışmanın belirtisi olabilir.

Bir noktada, bastırma artık sadece bir savunma mekanizması olmaktan çıkar ve bir tür "kimlik" haline gelir. Kişi, bastırma eylemini o kadar içselleştirir ki, bu kimlik bozukluğu tüm yaşamını sarmaya başlar. Bunun sonucunda, sosyal ilişkilerde zorluklar, depresyon ve anksiyete gibi psikolojik durumlar ortaya çıkabilir.

Bir örnek vermek gerekirse, bir insanın kendisini topluluk içinde sürekli olarak sessiz tutması, dış dünyaya karşı sürekli mesafeli bir duruş sergilemesi, ve duygusal anlamda bir kayıp yaşaması, aslında bir tür bastırma stratejisinin sonucu olabilir. Başlangıçta basit bir savunma, ancak zamanla kişiyi izole edebilecek ve özgüven eksiklikleri yaratabilecek bir davranış halini alabilir.

Bastırmak bazen "kendisini savunma" gibi görünse de, gerçek çözümler için duyguları doğru bir şekilde ifade etmek ve onlarla yüzleşmek önemli. Aksi takdirde, bastırılmış düşünceler bir şekilde dışa vurur, ama bu kez kontrol edilemez bir şekilde.

Özetle, bastırılmış kişilik bozukluğu sadece "görünmeyen bir yük" değil, aynı zamanda kişinin hem kendisini hem de çevresini tehdit eden bir psikolojik ağdır.