Engellendiğini nasıl anlarsın ?

Maglup

Global Mod
Global Mod
Engellendiğini Nasıl Anlarsın? Toplumun Görmediği Bir Gerçek: Sadece Kendinle Değil, Başkalarına da Engel Oluyor Musun?

Herkese merhaba,

Bugün çok ilginç bir konuya değinmek istiyorum, hem de cidden kafa karıştırıcı ve birçok insanın içten içe fark ettiği ama seslendiremediği bir konuya: "Engellendiğini nasıl anlarsın?" Bunun bir duygu, bir düşünce ya da bir olayla direkt ilişkisi olduğunu söylemek çok kolay. Ama asıl sorun, aslında engellenmeye ne kadar yatkın olduğumuzu ve bu engellenmelerin daha çok içsel mi, yoksa toplumsal mı olduğu. Kendi deneyimlerinden ve gözlemlerinden yola çıkarak bu durumu daha derinlemesine sorgulamak gerekiyor.

Hadi gelin, konuyu biraz daha açalım ve sizlerle tartışalım. Bugün bu yazımda, engellenmenin sadece "sosyal medya bloklamaları" veya "kariyer yolundaki engeller" gibi yüzeysel olaylardan ibaret olmadığını savunacağım. Engellenme, aslında çok daha karmaşık bir durum ve çoğumuz, engellendiğimizin farkında bile değiliz.

Engellenmenin Sosyal ve Psikolojik Boyutu: Toplumun Cezası mı, Bireysel Tercih mi?

Öncelikle engellenmek bir ceza mıdır, yoksa bir kişinin kendi içsel tercihinden mi kaynaklanır? Toplumda insanlar bazen "engel" kelimesini sadece fiziksel ve sosyal engellerle ilişkilendirir, ancak bu çok dar bir perspektife sıkışmış olur. Gerçek şu ki, bazen engellenme, çevremizdeki insanlar tarafından bilinçli bir şekilde yapılırken, bazen de biz, kendi kendimize bu engeli yaratırız.

Bir insanın engellenmesi, büyük ölçüde dış faktörlerden, başkalarının tutumlarından ve toplumun baskılarından etkilenir. Toplumsal normlara ve değerlere uymayan bireyler, sık sık dışlanır ve engellenir. Bu durumda, engellenme, kişinin yanlış anlaşılması, yargılanması ya da dışlanması şeklinde tezahür eder. Örneğin, bir kadının yüksek sesle bir konuda fikir beyan etmesi, onu toplum içinde engellenmiş ve "yerini bilmeyen" biri yapabilir. Burada engellenme dışsal bir baskıdan gelir. Ama, bir kadının kendini bu tür durumlarda geri çekmesi ya da kendisini yeterince savunamaması, kişisel bir engellenme durumu da oluşturabilir. Sonuçta, toplumsal normların ve bireysel değerlerin birleşiminden doğan bu tür engellemeler, bir anlamda kişinin kendisini sınırlaması anlamına gelir.

Kadın ve Erkek Perspektiflerinden Engellenme: Bireysel Stratejiler ve Sosyal İlişkiler

Kadın ve erkeklerin engellemeye yaklaşımları farklı olabilir. Erkekler genellikle stratejik düşünür ve problemlere çözüm odaklı yaklaşır. Erkeklerin engellenme konusundaki tutumu, daha çok çözüm arayışıyla ilgilidir. Eğer bir erkek, engellendiğini fark ederse, buna karşı koymak ve durumu değiştirmek için hızlıca harekete geçebilir. Yani, engellenmeye karşı bir tür direncin ve stratejinin geliştirilmesi söz konusu olabilir.

Öte yandan kadınlar, daha empatik ve insan odaklı bir yaklaşım sergileyebilirler. Engellenme, bir kadının içsel bir çatışma yaratması ya da toplumla arasındaki bağları sorgulaması olarak tezahür edebilir. Bu durumda, engellenme sadece dışsal bir müdahale değil, içsel bir süreç haline gelir. Kadınlar, bu durumu çoğunlukla duygusal olarak algılar ve yaşadıkları engellemeyi kişisel bir başarısızlık olarak görebilirler.

Bu iki farklı perspektifi düşünürken, engellenmenin sadece fiziksel ya da işlevsel bir engel olmadığını, bir kimlik ve toplumsal değerler bütünüyle şekillenen bir durum olduğunu daha net bir şekilde fark edebiliriz.

Engellenme Hissi: Kendi Kendine Engel Olmak mı? Yoksa Diğerleri mi Bizi Engelliyor?

Çoğu zaman engellenmeyi dış dünyada ararız: Toplum, aile, iş yeri ya da arkadaş çevresi. Ancak unutmayalım ki, engellenme duygusunu ilk önce kendimiz yaratıyoruz. Kendi potansiyelimizi engelleyen faktörler bazen dışsal değil, içsel olabilir. Kendimize güvenmemek, korkularımız, toplumun belirlediği kalıplara uymak ve başkalarını memnun etmek için sürekli taviz vermek, aslında en büyük engellere yol açan faktörlerdir.

Burada çok ilginç bir soru ortaya çıkıyor: Kendimize engel olma konusunda ne kadar bilinçliyiz? Kendi potansiyelimizi engellemek bazen o kadar içseldir ki, farkına bile varamayız. Kendimizi başkalarına uyarlarken, aslında özgürlüğümüzü ve özgünlüğümüzü kaybetmiş olabiliriz. Bu durumda, engellenme duygusu daha çok bireysel bir içsel çatışma haline gelir.

Provokatif Sorular: Engellenmekten Sorumlu Olan Kim? Kendimiz mi, Başkaları mı?

1. Engellenme duygusu daha çok dışsal mı yoksa içsel bir mesele mi? Toplumun dayattığı normlar mı engelliyor, yoksa biz kendi iç dünyamızda bunu kendimize mi yapıyoruz?

2. Kadınlar daha fazla engellenmeye mi maruz kalır? Toplumda kadınların engellenmesini, erkeklerin engellenmesinden daha farklı mı görüyorsunuz?

3. Toplumun dayatmalarına karşı gösterilen direnç mi engellemeyi daha da artırıyor, yoksa daha fazla özgürlük mü sağlıyor?

Sonuç olarak, engellenme duygusunun anlamı herkes için farklı olabilir. Bazılarımız dışsal faktörlerden dolayı engellenmiş hissedebilir, bazılarımız ise kendi içsel duyguları ve korkuları nedeniyle bir engelle karşı karşıya kalır. Aslında hepimiz farklı açılardan engelleniyoruz, ama belki de gerçek engellenme, kendimize yaptığımız en büyük haksızlıktır.

Şimdi, bu yazıyı okuduktan sonra, sizce gerçek engellenme nedir? Kendi içimizdeki engelleri aşmanın bir yolu var mı? Başkalarına engel olmak, en büyük engeli kendimize mi yapıyor? Tartışalım!