PekYakinda
Yeni Üye
Teneffüs Derneği (TÜSAD) Tüberküloz Çalışma Kümesi Lideri Prof. Dr. Dursun Tatar, pandemi ile çaba sırasında tüberküloz (verem) teşhis ve tedavisinde aksamalar yaşandığını belirtirken, belirtilerin dikkate alınmasını önerdi. Veremin enfeksiyon niçinli ölümlerin en büyük niçinlerinden olduğunu vurgulayan Tatar, “Veremden korunmanın en faal yolu erken teşhis ve tedavi. Veremden korkmayın ancak sakın geç kalmayın” uyarısı yaptı.
COVID-19 pandemisinin yeni varyantlar ile tesirini sürdürüyor olması başka kimi akciğer hastalıklarının ihmal edilmesine niye olabiliyor. Bu hastalıklardan biri de verem. Türkiye’nin bugüne kadar başarılı bir biçimde çaba ettiği verem hastalığı, hala dünya genelinde en çok mevte yol açan hastalıklardan biri. Pandemi sürecinde verem teşhis ve tedavisinde aksamalar yaşandığına dikkat çeken Türkiye Teneffüs Araştırmaları Derneği (TÜSAD) Tüberküloz Çalışma Kümesi Lideri Prof. Dr. Dursun Tatar, belirtilerin asla ihmal edilmemesi gerektiğini vurguladı.
2.9 MİLYON KİŞİ TEŞHİS ALAMADI
Prof. Dr. Dursun Tatar, Verem Eğitim ve Propaganda Haftası’nda yaptığı açıklamada son dataları paylaşırken, bu hastalığın belirtileri ve tedavisi konusunda da kıymetli hatırlatmalar yaptı. Tüberküloz hastalığının günümüzde “tedavi edilebilir ve önlenebilir” bir hastalık bulunmasına karşın hala dünya genelinde en çok vefata yol açan hastalıklardan biri olduğuna dikkat çeken Tatar, şu ayrıntıları paylaştı:
Tedavi olmayan bir verem hastasının her yıl yaklaşık 10-15 kişiyi enfekte ettiğini ve mikrobu bulaştırmaya devam ettiğini aktaran Tatar, şunları söylemiş oldu: “Tedavide kullanılan ilaçlar Verem Savaş Dispanserleri’nde fiyatsız olarak veriliyor. Verem hastaları ilaçlarını tertipli olarak ve kâfi müddet (6-9 ay)kullanmazlarsa verem mikropları ilaçlara karşı direnç kazanabilir. Dirençli verem hastalarının tedavisi daha uzun sürer (18-24 ay), daha fazla ilaç kullanılmak zorunda kalırlar ve kimi vakit hasta kaybedilebilir. Bu hastalar toplum sıhhatini da tehdit ediyor. Hastanın yakınları, bilhassa de tıpkı konutta birlikte yaşayanlar kesinlikle verem savaşı dispanserlerine başvurarak muayene olmalı. Hasta olmayan ama verem olma riski taşıyan şahıslara hami tedavi verilir. Çocukları veremden korumak için ise doğumdan 2 ay daha sonra BCG (verem) aşısı uygulanır. Türkiye bu hususta en başarılı ülkelerden biri. Muvaffakiyetle yürütülen tüberküloz savaşı kararı ülkemizde kayıtlı tüberküloz görülme sıklığında, son 10 yıldır yıllık ortalama yüzde 5 düşüş görülüyor.”
HANGİ BELİRTİLER DİKKATE ALINMALI?
Veremin evvela mikrobun akciğere yerleşmesiyle başlayan, lakin kan ve lenf yoluyla tüm bedene dağılabilen mikrobik, bulaşıcı, kronik bir hastalık olduğuna vurgu yapan Prof. Dr. Dursun Tatar, hastalığın belirtileriyle ilgili şu ayrıntıları verdi:
COVID-19 pandemisinin yeni varyantlar ile tesirini sürdürüyor olması başka kimi akciğer hastalıklarının ihmal edilmesine niye olabiliyor. Bu hastalıklardan biri de verem. Türkiye’nin bugüne kadar başarılı bir biçimde çaba ettiği verem hastalığı, hala dünya genelinde en çok mevte yol açan hastalıklardan biri. Pandemi sürecinde verem teşhis ve tedavisinde aksamalar yaşandığına dikkat çeken Türkiye Teneffüs Araştırmaları Derneği (TÜSAD) Tüberküloz Çalışma Kümesi Lideri Prof. Dr. Dursun Tatar, belirtilerin asla ihmal edilmemesi gerektiğini vurguladı.
2.9 MİLYON KİŞİ TEŞHİS ALAMADI
Prof. Dr. Dursun Tatar, Verem Eğitim ve Propaganda Haftası’nda yaptığı açıklamada son dataları paylaşırken, bu hastalığın belirtileri ve tedavisi konusunda da kıymetli hatırlatmalar yaptı. Tüberküloz hastalığının günümüzde “tedavi edilebilir ve önlenebilir” bir hastalık bulunmasına karşın hala dünya genelinde en çok vefata yol açan hastalıklardan biri olduğuna dikkat çeken Tatar, şu ayrıntıları paylaştı:
- 2019 yılından beri yaşadığımız COVID-19 salgını sebebi ile tüm hastalıklarda olduğu üzere verem hastalığının teşhis ve tedavisinde de aksamalar yaşanıyor. Dünya Sıhhat Örgütü (DSÖ) bilgilerine bakılırsa; 2019’da tüberküloz hastalığına yakalandığı iddia edilen 10 milyon bireyden yaklaşık 2,9 milyonu ya teşhis edilmedi ya da DSÖ’ye bildirilmedi.
- 2015 ve 2020 yılları içindeki tüberküloz insidans suratında yüzde 11’lik bir düşüş izlendi ve 2019’a oranla yüzde 1,9’luk bir azalma görüldü. Günümüzde, dünya nüfusunun 4’te biri (yaklaşık 2 milyar kişi) bedeninde verem mikrobunu taşıyor. Dünya genelinde her yıl yaklaşık 10 milyon kişi verem hastalığına yakalanıyor ve 1,5 milyon insan verem niçiniyle hayatını kaybediyor. Verem, dünyada enfeksiyon niçinli ölümlerin doruğunda yer alıyor.
Tedavi olmayan bir verem hastasının her yıl yaklaşık 10-15 kişiyi enfekte ettiğini ve mikrobu bulaştırmaya devam ettiğini aktaran Tatar, şunları söylemiş oldu: “Tedavide kullanılan ilaçlar Verem Savaş Dispanserleri’nde fiyatsız olarak veriliyor. Verem hastaları ilaçlarını tertipli olarak ve kâfi müddet (6-9 ay)kullanmazlarsa verem mikropları ilaçlara karşı direnç kazanabilir. Dirençli verem hastalarının tedavisi daha uzun sürer (18-24 ay), daha fazla ilaç kullanılmak zorunda kalırlar ve kimi vakit hasta kaybedilebilir. Bu hastalar toplum sıhhatini da tehdit ediyor. Hastanın yakınları, bilhassa de tıpkı konutta birlikte yaşayanlar kesinlikle verem savaşı dispanserlerine başvurarak muayene olmalı. Hasta olmayan ama verem olma riski taşıyan şahıslara hami tedavi verilir. Çocukları veremden korumak için ise doğumdan 2 ay daha sonra BCG (verem) aşısı uygulanır. Türkiye bu hususta en başarılı ülkelerden biri. Muvaffakiyetle yürütülen tüberküloz savaşı kararı ülkemizde kayıtlı tüberküloz görülme sıklığında, son 10 yıldır yıllık ortalama yüzde 5 düşüş görülüyor.”
HANGİ BELİRTİLER DİKKATE ALINMALI?
Veremin evvela mikrobun akciğere yerleşmesiyle başlayan, lakin kan ve lenf yoluyla tüm bedene dağılabilen mikrobik, bulaşıcı, kronik bir hastalık olduğuna vurgu yapan Prof. Dr. Dursun Tatar, hastalığın belirtileriyle ilgili şu ayrıntıları verdi:
- En sık akciğerleri olmak üzere tüm organları (lenf bezleri, kemik, böbrek, beyin vb.) tutabilen verem, tedavi edilmezse hayatı tehdit edebilir. En erken ve en sık belirtisi 2-3 haftadan uzun süren öksürük, ateş, gece terlemesi, iştahsızlık, kilo kaybı, yorgunluk, halsizlik, balgam çıkarma, kan tükürme, nefes darlığı, göğüs ve sırt ağrısıdır. İki-üç hafta yahut daha uzun müddetli öksürük şikâyeti olan her insanın en yakın sıhhat kuruluşuna başvurmalı.