Thomas Hobbes Neyi Savunur ?

Mert

Yeni Üye
Thomas Hobbes ve Siyasal Felsefesi: Toplum ve İktidar Üzerine Savundukları

Thomas Hobbes, 17. yüzyılın en önemli siyaset felsefecilerinden biri olarak tanınır. Modern siyaset teorisinin temellerinden birini atan Hobbes, özellikle insanların doğal hallerini, toplumun ve devletin işlevini analiz etmesiyle ünlüdür. Hobbes, felsefi düşünceleri ve yazıları ile toplumun yapısına, iktidarın doğasına ve bireylerin devletle ilişkilerine dair derinlemesine analizler sunmuştur. Bu makalede, Hobbes’in en temel düşüncelerini ve savunduğu görüşleri ayrıntılı bir şekilde ele alacağız.

Thomas Hobbes’in Doğa Durumu ve İnsan Doğası

Thomas Hobbes, insanların doğal hallerinin kaotik ve şiddet dolu olduğunu savunur. Ona göre, insanlar doğuştan bencil ve çıkarcıdır. Bu görüşü, Hobbes’in en ünlü eseri *Leviathan*’da açıkça ortaya koymuştur. Hobbes, insanların doğada serbest bir şekilde yaşadığında, kendi güvenliklerini sağlamak amacıyla birbirleriyle çatışmaya gireceklerini ve bu durumun "herkesin herkese karşı savaş" anlamına geldiğini belirtir.

Hobbes'in insan doğası hakkındaki görüşü, onun devletin zorunluluğunu savunmasının temelini oluşturur. İnsanlar, doğal haldeyken, birbirlerine karşı güven duygusu taşımadıkları için sürekli bir tehdit altındadırlar. Bu da toplumsal düzenin sağlanabilmesi için güçlü bir merkeze, yani devlete ihtiyaç olduğunu ortaya koyar.

Sosyal Sözleşme ve Devletin Rolü

Hobbes’in felsefesinde önemli bir yere sahip olan kavramlardan biri "sosyal sözleşme"dir. Hobbes, insanların doğal durumdan çıkıp düzenli ve güvenli bir toplum kurabilmesi için aralarındaki bireysel özgürlükleri bir ölçüde sınırlamaları gerektiğini savunur. Bu sınırlama, bir toplumsal sözleşme aracılığıyla gerçekleşir.

Sosyal sözleşme, bireylerin özgürlüklerini, kendilerini ve mallarını koruma karşılığında devlete devretmelerini öngörür. Hobbes’e göre, bu sözleşme sayesinde insanlar birbirleriyle savaşmaya son verir ve barışçıl bir toplumda yaşamak için devlete başvururlar. Ancak bu sözleşme, mutlak bir otoriteyi gerektirir. Hobbes, devletin gücünün sınırsız olması gerektiğini savunur. Çünkü sadece güçlü bir merkezi otorite, anarşiyi engelleyebilir ve toplumsal düzeni sağlayabilir.

Leviathan: Mutlak Egemenlik ve Merkezi İktidar

Hobbes'in *Leviathan* adlı eseri, onun siyasal felsefesinin en kapsamlı açıklamasıdır. Eserde Hobbes, devletin doğasını ve işlevini derinlemesine tartışır. Leviathan, mitolojik bir deniz canavarı olarak tasvir edilir ve burada devlet, toplumun düzenini sağlamak için mutlak bir güç ve otoriteye sahip bir figür olarak temsil edilir. Hobbes, bu "mutlak egemen" figürün, toplumsal sözleşme ile bireylerin haklarını devralarak toplumun güvenliğini sağlaması gerektiğini öne sürer.

Hobbes’in savunduğu mutlak egemenlik, demokrasilerden veya halk egemenliğinden çok farklıdır. Ona göre, devletin başındaki kişi veya otorite, halkın isteklerinden bağımsız olarak, toplumu düzenlemek ve insanları güvende tutmak için tam yetkiye sahip olmalıdır.

Hobbes’in Doğa Durumu ve Modern Siyasal Düşünce Üzerindeki Etkisi

Hobbes’in doğa durumu anlayışı, günümüz siyaset biliminde hala tartışılmaktadır. Onun teorisi, toplumların düzeninin sağlanabilmesi için güçlü bir devlet gerekliliğini savunmuş olsa da, bu görüş modern demokrasilerde ve toplumsal teorilerde daha çeşitli yorumlara yol açmıştır. Hobbes, devletin rolünü vurgularken, bireylerin haklarının ve özgürlüklerinin kısıtlanmasını savunmuş, bu sebeple onun felsefesi, bireysel özgürlüklerin korunması gerektiğini savunan liberaller tarafından eleştirilmiştir.

Modern siyasal düşünürler, Hobbes’in doğa durumu anlayışını, insanları sadece bencil ve şiddet eğilimli olarak tanımladığı için eleştirmiştir. Ancak, Hobbes’in devletin gücünü ve otoritesini savunması, devletin içki politikalarını, hukuk sistemlerini ve askeri gücünü nasıl organize edebileceği konusunda birçok düşünürü etkilemiştir.

Thomas Hobbes’in Etkileri ve Günümüzdeki Uygulamaları

Hobbes'in siyasal düşünceleri, yalnızca teorik bir çerçeve sunmakla kalmamış, aynı zamanda pratikte de önemli etkiler yaratmıştır. Modern devlet anlayışı, hukuk ve iktidar teorileri üzerinde Hobbes’in etkisi hala hissedilmektedir. Özellikle merkeziyetçi ve güçlü bir devlet anlayışının benimsenmesi, bazı ülkelerde Hobbes’in görüşlerinin politikaya nasıl yansıdığına dair örnekler sunmaktadır.

Hobbes'in devlete verdiği güç, zaman zaman diktatörlük rejimlerine ilham kaynağı olmuştur. Bununla birlikte, Hobbes'in düşünceleri, modern demokratik devletler tarafından da, devletin güvenliği sağlamadaki rolü açısından dikkate alınmaktadır.

Hobbes’in Felsefesine Yönelik Eleştiriler

Hobbes'in felsefesine karşı en yaygın eleştirilerden biri, onun bireysel özgürlükleri yeterince vurgulamamış olmasıdır. Hobbes, güçlü bir devletin insanları koruma görevini üstlendiğini savunurken, bireylerin özgürlükleri ve hakları konusunda daha az endişelenmiştir. Hobbes'in bu yaklaşımı, sonraki siyaset teorisyenleri tarafından, özellikle John Locke ve Jean-Jacques Rousseau gibi düşünürler tarafından eleştirilmiştir.

Hobbes'in teorisinin eleştirilen diğer bir yönü, doğa durumunda insanların tamamen kaotik ve şiddet dolu bir şekilde hareket ettiği varsayımıdır. Bazı modern düşünürler, insanların doğal olarak işbirlikçi ve sosyal olduğunu savunarak, Hobbes’in doğa durumu anlayışını reddetmişlerdir.

Sonuç

Thomas Hobbes, siyaset felsefesinde önemli bir yere sahiptir ve onun savunduğu görüşler, devletin rolü, toplumun yapısı ve bireylerin hakları konusundaki tartışmalara büyük katkı sağlamıştır. Hobbes’in "doğa durumu" ve "sosyal sözleşme" anlayışı, günümüz siyasal teorilerinin temel taşlarından birini oluşturur. Hobbes’in mutlak egemenlik savunusu, modern demokrasi anlayışlarıyla çatışırken, aynı zamanda devletin merkeziyetçi gücünü savunarak, toplumsal düzenin sağlanabilmesi için güçlü bir otoritenin gerekliliğini vurgulamıştır. Bu bağlamda, Hobbes’in felsefesi hem eleştirilmiş hem de büyük ölçüde etkili olmuştur.