Çocuklarda Dürtüsellik Ne Zaman Geçer ?

Mert

Yeni Üye
Çocuklarda Dürtüsellik Ne Zaman Geçer? – Henüz Sabredemiyoruz Ama Umutluyuz

Geçen gün arkadaşım anlatıyor: “Oğlum markette çikolata istedi, almadım. Beş saniye içinde hem ağladı hem kendini yere attı hem de bana ‘artık seni sevmiyorum!’ dedi.” Bu hikâyeyi dinlerken aklıma şu geldi: Dürtüsellik aslında çocukların “hızlı internet” hali gibi; bağlantı hep var ama bazen yönlendirme yok.

Hepimiz bir noktada “Bu çocuk ne zaman sakinleşecek, düşünerek hareket etmeye başlayacak?” diye düşünmüşüzdür. Ama dürtüsellik sadece yaşla değil, çevreyle, ebeveyn tutumlarıyla ve mizahla baş etme biçimlerimizle de ilgilidir. Gelin, bu konuyu hem gülelim hem düşünelim diye birlikte açalım.

---

Dürtüsellik: Küçük İnsanların Büyük Hız Sorunu

Çocuklarda dürtüsellik, beynin ön lobundaki “fren sistemi”nin henüz tam gelişmemesinden kaynaklanır. Yani mesele “yaramazlık” değil, nörolojik bir gelişim sürecidir. American Psychological Association verilerine göre, dürtü kontrolü genellikle 4–7 yaş arasında belirgin biçimde gelişmeye başlar, ancak tam oturması ergenliğin ortalarına kadar sürebilir.

Ama bunu bir çocuğa açıklamayı deneyin: “Bak yavrum, prefrontal korteksin henüz olgunlaşmadı, o yüzden sabredemiyorsun.”

Muhtemelen alacağınız yanıt: “O ne? Çikolata nerede?”

Yani evet, bilim açıklıyor ama çocuk hâlâ çikolatayı istiyor.

---

Annelerin Empatik Alanı: Kalbiyle Sayar, Kronometreyle Değil

Bazı anneler çocuklarının dürtüselliğini “gelişimin bir parçası” olarak görüp sabırla yaklaşır. Bunu gözlemlediğimde fark ettim ki empati, sadece duygusal bir refleks değil, aynı zamanda stratejik bir dayanıklılık biçimi. Bir anne, çocuğunun öfke nöbetinde onunla yere oturup nefes almayı öğretirken aslında sinirbilimi pratikte uyguluyordur.

“Bir çocuğun duygusunu anladığında, davranışını dönüştürme şansın artar.” Bu yaklaşımın özünü birçok araştırma destekliyor. Örneğin Harvard Center on the Developing Child verilerine göre, güvenli bağ kuran çocukların dürtüsel davranışları daha çabuk düzenleniyor.

Yani annelerin “empatik” yöntemi, aslında son derece bilimsel bir strateji: duygusal regülasyonun erken öğrenilmesi.

---

Babaların Stratejik Alanı: Sorunu Haritaya Dönüştürme Sanatı

Bazı babalar için dürtüsellik bir tür “gelişim projesidir.” Mesela Ali Bey, 5 yaşındaki kızının sabırsızlığını “bir sistem meselesi” olarak görür. Evde “Sabır Puanı” panosu yapar; iyi beklediğinde yıldız, sabredemediğinde eksi puan. Sonra kızına dönüp der ki: “Bak, bugün üç yıldız! Demek ki sabır kasın güçleniyor.”

Bu yaklaşımın arkasında çözüm odaklı bir mantık vardır. Erkeklerin stratejik tavrı, duygusal değil ama yapısal alanı güçlendirir. Psikolog John Gottman’ın çalışmalarında, baba katılımının çocukların dürtü kontrolünü geliştirdiği görülüyor. Çünkü babalar genellikle sınır ve kural koyma süreçlerinde daha kararlı bir model sunuyor.

Ancak dikkat: Bu yöntem, sadece puanlama değil, tutarlılık gerektirir. Aksi halde çocuk “bugün yıldız ver, yarın unutur” mantığıyla yetişir ki o zaman dürtüsellik bir aile geleneğine dönüşür.

---

Toplumsal Normlar: “Erkek Çocuk Yapar, Kız Çocuk Susar” Miti

Toplumun çocuklara yüklediği kalıplar, dürtüselliğin nasıl algılandığını doğrudan etkiler. Erkek çocuk yüksek sesle konuştuğunda “enerjik”, kız çocuk yaptığında “saygısız” denir. Bu fark, çocukların öz düzenleme sürecini de biçimlendirir.

Psikiyatrist Dr. Mona Delahooke, “çocuğun dürtüselliğini bastırmak yerine, onun nedenini anlamak gerekir” der. Eğer kız çocuk sürekli “uslu” olmaya zorlanırsa, duygularını bastırmayı öğrenir; erkek çocuk “hareketli olduğu için övülürse” sınırları keşfetme hakkını abartabilir.

Yani dürtüsellik sadece bir gelişim sorunu değil, aynı zamanda bir sosyalleşme problemidir. Çocuğa kim olduğuna göre değil, nasıl hissettiğine göre yaklaşmak gerekir.

---

Dürtüsellik Geçer mi, Yoksa Evrilir mi?

Gerçek şu ki dürtüsellik “tamamen geçen” bir özellik değildir; olgunlaştıkça biçim değiştirir. Bir çocuk 5 yaşında “hemen çikolata isteyen” bir tipken, 25 yaşında “hemen karar veren” biri olabilir. Beyin gelişimi dürtüleri düzenler ama kişilik eğilimleri yaşam boyu devam eder.

Bazı yetişkinlerin sabırsızlığı, aslında çocukluk döneminde öğrenilemeyen özdenetimin bir yansımasıdır. Journal of Child Psychology and Psychiatry dergisi, erken çocuklukta duygusal düzenleme becerisi kazanan bireylerin yetişkinlikte daha düşük stres düzeyine sahip olduğunu göstermiştir.

Yani dürtüsellik tamamen kaybolmaz, sadece daha iyi bir “yöneticisi” oluruz.

---

Farklı Çocuklar, Farklı Zamanlar

Bazı çocuklar sabırlı doğar gibi görünür, bazılarıysa adeta “roket motoruyla” gelir. Bu farklar sadece mizacın değil, genetik ve çevresel etkenlerin de sonucudur. Örneğin, dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu (DEHB) olan çocuklarda dürtüsellik daha uzun süre devam eder. Ancak erken fark edilirse, davranış terapileri ve yapılandırılmış rutinlerle kontrol altına alınabilir.

Her çocuğun zaman çizelgesi farklıdır; biri 6 yaşında kendi sırını saklayabilirken diğeri 10 yaşında hâlâ “anne bak, babam sana sürpriz alıyor!” diyebilir. Bu doğal farklılıkları cezalandırmak yerine, kabul etmek gerekir. Çünkü dürtüsellik bir karakter kusuru değil, gelişimin dinamik parçasıdır.

---

Mizahla Terapi: Sabırla Gülmek de Bir Strateji

Dürtüsel çocuklarla yaşamak bazen maraton gibidir; ama mizah, bu maratonun su molasıdır. Gülmek, hem ebeveyn hem çocuk için düzenleyici bir güce sahiptir. Bir çocuk öfke nöbeti geçirirken, “Bu kadar ağlayarak olimpiyat madalyası kazanabilirdin” demek, bazen bütün ortamı yumuşatır.

Kendini ciddiye almayan bir ebeveyn, çocuğuna da duygularını ciddiye almayı ama esiri olmamayı öğretir. Mizah, sinirbilimsel açıdan da önemlidir; çünkü gülme sırasında salgılanan endorfin, stres hormonlarını dengeler.

---

Forumda Tartışma Başlatmak İçin

- Dürtüsellik gerçekten “geçen” bir şey mi, yoksa yön değiştirerek bizimle yaşamayı sürdüren bir iç ses mi?

- Annelerin empatisi mi yoksa babaların stratejisi mi daha etkili, yoksa her ikisinin karışımı mı?

- Çocuklara sabrı öğretirken kendimiz ne kadar sabırlıyız?

- Mizah, ebeveynliğin gizli terapi yöntemi olabilir mi?

---

Sonuç: Dürtüsellik Bir Kusur Değil, İnsanlığın Komik Yansıması

Çocuklarda dürtüsellik, bazen yorgun ebeveynlerin kabusu, bazen de hayatın en canlı göstergesidir. Geçip gitmez belki ama anlam kazanır. Sabır, sınır ve sevgiyle harmanlandığında, dürtüsellik kişiliğin enerji kaynağına dönüşür.

Belki de dürtüselliğin gerçekten “geçtiği” tek an, bir yetişkinin çocuğuna bakıp gülümseyerek “Ben de küçüktüm, hiç bekleyemezdim” dediği andır.

O zaman anlarız: Geçen dürtüsellik değil, sadece öfkeyle sabır arasındaki mesafedir.