Trabzon Şalpazarı Alevi midir ?

Mert

Yeni Üye
Trabzon Şalpazarı Alevi midir? Efsaneler, Kahkahalar ve Komşuluk Hukuku

Arkadaşlar, bugün forumda biraz taşın altına elimizi koyuyoruz. Hani vardır ya, aile sofralarında “aman bu konuyu açmayalım” denilen mevzular… İşte onlardan biri: Trabzon Şalpazarı Alevi midir?

Ama korkmayın, ben bu konuyu ne harita çizerek ne de tarih kitabı açarak anlatacağım. Mizahın, mantığın ve biraz da memleket dedikodusunun gücüyle gireceğiz mevzuya. Çaylar hazır mı? Başlıyoruz.

Bir Şalpazarlı Gülüşüyle Başlayan Soru

Geçenlerde bir arkadaşım “Kardeşim, senin memleket Şalpazarı değil mi? Orası Alevi midir?” diye sordu. Ben de dedim ki, “Yav bizde Alevi de var, Sünni de var, ama hepsinden önce Laz çayı ve mısır ekmeği var.”

Şalpazarı, Karadeniz’in dik yamaçlarında hem sisle hem söylentilerle kaplı bir yer. Her taşın altında bir hikâye, her kahvehanede bir efsane vardır. Bu yüzden “Alevi midir?” sorusu aslında “Kimdir bu Şalpazarlılar?” sorusunun bir başka versiyonudur.

Coğrafya Kaderdir Ama Mizah Kurtarır

Şalpazarı, Trabzon’un en batısında, adeta Giresun’a selam duran bir ilçedir. Dağlık, yeşil, inatçı ve bol sisli. Bu sis sadece havada değil, mevzuda da var.

Kimisi “Şalpazarı Alevi’dir” der, kimisi “yok canım, karışık yapıdır” der. Ama emin olduğumuz bir şey var: Her Şalpazarlı, tartışmayı sever.

Erkekler genelde bu tartışmalara stratejik yaklaşır. Hemen Google açılır, “Şalpazarı nüfus yapısı” yazılır, iki kaynak bulunur, sonra kahvehanede “ben veriye dayalı konuşuyorum” diye cümle kurulur.

Kadınlar ise konuyu daha empatik ele alır: “Bizim Ayşe’nin kocası oradan, çok iyi insanlardır canım,” deyip meseleyi gönül bağına bağlarlar. Yani erkekler Excel tablosuyla gelir, kadınlar gönül tablosuyla.

Şalpazarı’nda Mezhep Değil, Mısır Ekmeği Kutsaldır

Bir Şalpazarlı için sabah mısır ekmeği yoksa, gün başlamamıştır. Mezhep tartışması yapacak vakit de olmaz çünkü o sırada sobanın üstünde mısır ekmeği kızarmaktadır.

Biri “Alevi misiniz?” diye sorduğunda alınmaz, ama hemen konuyu dağıtır:

“Bizde mezhep değil, mısırın çeşidi önemlidir: sarı mı beyaz mı?”

Yani anlayacağınız, Şalpazarı’nın dini yapısı, mısır taneleri gibi karışıktır: her tanesi başka renkte ama aynı tencerede kaynar.

Erkeklerin Stratejik Çözüm Arayışı

Bir Şalpazarlı erkeğe “Siz Alevi misiniz?” diye sorduğunuzda, hemen stratejik bir pozisyon alır. Önce bir durur, gözlüğünü düzeltir, sonra “şimdi bak kardeşim, bu işin kökü Oğuz boylarına kadar gider” der.

Sonra köy isimlerini tek tek sıralar: “Geyikli, Güdün, Fidanbaşı…” Sanki köyler harita değil, PowerPoint sunumu.

Ama aslında kalbinde tek dert vardır: “Bu tartışmayı nasıl galip bitiririm?” Çünkü Şalpazarlı erkek için mesele mezhep değil, mantıkta üstün çıkmaktır.

Kadınların Empatik Yaklaşımı

Kadın tarafı bu konuda daha yumuşaktır. “Ne fark eder, hepimiz insanız” diyerek konuya son verir. Ama sonra çay demlerken sessizce ekler:

“Yine de bizim köydekiler biraz farklı dua ederdi sanki.”

Yani kadınlar tartışmayı bitirir ama merakı da diri tutar. Onların yaklaşımı bilgi toplamaktan çok, kalp toplamaktır. Birinin hikâyesini dinleyip “o da öyle yetişmiş, canı sağ olsun” der geçer.

Bir nevi Trabzon’un barış elçileridir onlar; erkekler veriyi taşır, kadınlar vicdanı.

Gerçek mi, Efsane mi?

Tarihsel olarak bakarsak, Şalpazarı ve çevresinde hem Alevi hem Sünni toplulukların yaşadığı bilinir. Osmanlı kayıtlarında bile bu çeşitlilik yer alır.

Ama işin en güzel yanı, bu farklılıkların yıllar içinde kültürel bir mozaiğe dönüşmesidir. Düğünlerde bir yanda “Horon” oynanır, diğer yanda “Semah” dönen olur. Kimse yadırgamaz, çünkü herkesin bildiği tek kural vardır: “Kimse kimseyi karıştırmasın, yeter ki horon bozulmasın.”

Biraz da Mizah: Şalpazarlı Dedektifler

Forumlarda bu konuyu açınca, bir grup kullanıcı hemen dedektif kesilir.

Biri der ki: “Benim dayımın halasının komşusu Şalpazarlıymış, o demişti Alevi olabilirlermiş.”

Bir diğeri: “Ben YouTube’da bir video izledim, orada imam konuşuyordu, yüzde elli ihtimalle Aleviymişler.”

Bu noktada konunun bilimsel tarafı tamamen kaybolur ama kahkahalar artar. Çünkü forumun özü budur: Ciddiyeti alaya alabilmek.

Birlikte Yaşamanın Komik Tarafı

Aslında bu sorunun cevabı, kimlikten çok kültürde gizli. Şalpazarı’nda bir düğüne giderseniz, kemençeyle bağlama aynı sahneyi paylaşır.

Yani o dağlarda insanlar yüzyıllardır birlikte gülmüş, üzülmüş, dua etmiş.

Kimin Alevi, kimin Sünni olduğu bazen sadece sofra duasındaki bir farkla anlaşılır. Ama kimse buna takılmaz, çünkü sofrada tereyağlı lahana sarması varsa kim neye inanırsa inansın, herkes “elhamdülillah” der.

Bir Sonuç Değil, Davet

Şalpazarı Alevi midir? Belki evet, belki hayır, belki de “önemi yok.” Çünkü orada insanlar birbirine insanlığıyla bakıyor.

Bu konu aslında bize şunu hatırlatıyor: Mezhep, inanç, kültür farkı ne olursa olsun, mizah her şeyi yumuşatır.

Bir tebessüm, en keskin fikri bile eritip dostluğa dönüştürebilir.

Forumdaşlara Sorular:

- Sizce bir yerin kimliği mezheple mi, yoksa yaşam tarzıyla mı şekillenir?

- Sizin memleketinizde de “bizimkiler karışıktır” diyenler var mı?

- Bir köyün kültürünü anlamanın en iyi yolu sizce yemek mi, müzik mi, dedikodu mu?

Hadi bakalım, yorumlarda buluşalım. Mizahın bol, çayın sıcak, tartışmanın samimi olduğu bir başlık olsun bu. Çünkü Karadeniz’in de, forumun da en güzel yanı budur: Herkes ayrı düşünebilir ama birlikte gülmeyi bilir.